Searhing...
There were no results.
Dalına müteşekkir bir zeytin tanesi gibi Bozcaada… Mekân değiştirmek iyidir diyerek, Kuzey Ege’nin kalbindeki Bozcaada’ya geldik. Adaya feribotla yaptığımız yarım saatlik yolculuktan sonra, direkt sebebi ziyaretimize gidiyoruz: Poyraz Bağ Evleri.
Her şeyi ile doğal, doğaya saygı duyan, yıllardır müdavimleri oluşmuş olan Poyraz Bağ Evleri’nin kendine özgü, onu eşsiz kılan özellikleri; ada merkezine yürüme mesafesinde olması ve yemyeşil ağaçlıklı bahçeye
açılan birbirinden bağımsız girişli odalarının olmasında yatıyor. Tabiatın bütün süptil sesleri yanı başımızda burada…
Güneşe doyarak serpilip, çiçeklenmiş bahçede; gölge yapan zeytin ağaçlarının, asma üzümlerin, meyve ağaçlarının yaşı nereden baksanız 80’i geçiyor. Etrafı saran begonvil hevenklerinin arasından geçerek teraslı odamıza yerleşiyoruz. İşine ruhunu koyan insanlar, özverili, standarlaşmayan, ruhu olan mekânlar yapabiliyor: adalı olan ev sahibimiz Rıza bunu çok iyi kanıtlıyor Poyraz Bağ Evleri’nde. Bahçeye çıktığımızda ayaklarımızın dibinde çimler, karşımızda adanın ay ışığı gibi yumuşak tepeleri. ‘’Şu güzelliğe bak!’’ dedirtiyor
Sabahları açık büfe kahvaltı ‘’doğanın kendini nasıl beslediği’’nin en gerçek kanıtı. Her şey bahçelerindeki sebze tarhlarından sabah taze taze koparılarak geliyor sofraya. Tadı da kokusu da bir başka oluyor kahvaltının. Bizce kimseyi dinlemeyin ve bir an evvel Poyraz Bağ Evleri’ne doğru yola çıkın… Yolumuz hedefimiz olsun !
Bozcaada o kadar güzel ki, turist çekmek için hiçbir şeye ihtiyacı yok. Bulunduğu bu yeri en ince detayına kadar öğrenmeyi istiyorsanız eğer önce lütfen Bozcaada Müzesi’ne gidin deriz. 300-400 yıllık orijinal bir binada, birbirinden hoş detaylar yakalayacaksınız…